Baskıya rağmen AfD tökezlemedi

Siyasi rezaletlere rağmen, Almanya’nın açıkça Türk ve Müslüman düşmanı partisi AfD iktidar alternatifi olmaya devam ediyor. Burhanettin Akbora incelemesi.

Baskıya rağmen AfD tökezlemedi
Son Güncelleme: Whatsapp

13 Mayıs 2024  Burhanettin Akbora

Geçen yıl gerçekleşen protestolar, karşı gösteriler ve yürüyüşlerde pek çok vatandaş bu partiye karşı tepkisini gösterse ve bazı anket ölçümlerine bakılarak düşüşe girdi dense de Almanya’nın aşırı sağ partisi AfD (Almanya için İttifak) fazla etkilenmişe benzemediği analistler tarafından belirtilmekte. Partiyi sarsan skandalların, hareketi bu yılki seçimler öncesinde rotadan saptırmaya yetecek kadar zarar vermeyeceği ortak kanı.

AfD’ye zarar vereceği düşünülen skandallar parti üyelerinin yabancılara karşı bir etnik temizlik planının ortaya çıkması, bazı önemli üyelerin Çin adına casusluk yaptığının ilanı ve Rusya ile gizli anlaşma yaptıkları konusunda yayınlar bir ara AfD’nin anket rakamlarının %15’lere kadar gerilemesine neden olmasına rağmen partinin kendini toplaması bekleniyor. Kampanya sürecinde, AfD’nin giderek daha kavgacı bir dil kullanması oylarını artırabilir.

Sistem karşıtı parti ikilemi

Kurulu düzenden ayrılan partilerin ortak sorunu halkta oy miktarını artıran aşırılık söylemi ile, kurulu düzeni yatıştırma ve kendisine karşı müeyyide alnımasını önleyecek şekilde ılımlı söylem arasında denge oluşturmak.

Sistem karşıtı partiler,  eğer aşırı söyleme devam ederse oyları artıyor ama yargıda, poliste, medyada kendisine karşı saldırı başlıyor. Ama ılımlı bir söylem kullanırsa da bu sefer oy istediği eğitim düzeyi düşük öfkeli halk kesimi kendisinden uzaklaşıyor, tabandaki örgütünün enerjisi azalıyor. Bu nedenle kurulu düzene karşı partinin cambaz gibi ipin üzerine yürümesi lazım.

Olumlu ve olumsuz etkiler arasında AfD

AfD’nin tabu söylemleri ana akım haline getirme stratejisinin, manşetlerden etkilenmeyen Alman seçmen arasında başarılı olduğu ortak kanı. Demokrasiye sırtını dönmüş, kendini adamış aşırı sağcı insanlar için AfD’nin ortaya saçılan skandalları ve suçları çok da büyük bir önem taşımamakta.

Alman derin devleti AfD’nin yönetiminin kontrolden çıkmaması için elinde kozları kaybetmiyor. Bunlardan bir tanesi Münster’deki yüksek idare mahkemesinin partinin kendisine karşı yürütülen bazı soruşturmalara ilişkin yürütmeyi durdurma başvurusunu reddetme kararı.  Bu karar, partinin tamamen yasaklanması yönündeki çağrıları her an yeniden gündeme getirebilir.

Halk ve sol partiler zaman zaman sokaklara çıkıyor. Alman Başbakanı Olaf Scholz, “düzgün ve makul” insanları “demokratik tartışmada” şiddete karşı durmaya devam etmeye çağırıyor. Toplumun geniş bir kesiminde AfD antipatisi sağlam. Berlin’de ve Dresden’de yakın zamanda yeniden sokaklara çıkanlar oldu.

Ancak partinin lehine bir yön olarak, aşırı seçmenleri kaybetme korkusuna karşı parti lehine geçen yıllarda AfD’nin bir nevi kurumsallaşmaya başlayarak tepki oylarını artık sağlam oylara çevirmeye başladığı konusunda sosyologların gözlemleri yer almakta.

AfD gençler arasında da hızlı yayılan partilerden. Parti klasik medyada yer bulamadığı için sosyal medya ve Tik Tok yollarıyla yayılıyor. Bu da yeni oyların gelmesine yol açıyor.

“Güvenlik duvarı” tekniği

Ana akım partiler CDU/CSU, SPD, Yeşiller ve Liberaller, AfD ile asla bir ittifakta yer almayacaklarını önceden beyan ederek ve buna sadık kalarak bir nevi güvenlik duvarı oluşturuyorlar. Güvenlik duvarı ile karşılaşan sistem karşıtı partilerin yapacakları iki şey, ya seçmenini ve teşkilatını kaybedecek derecede ılımlı hale getirerek bunu aşmaya çalışmak ya da söylemini sertleştirerek güvenlik duvarlarını aşacak ya da karşı partilerin bir araya gelemeyecekleri bir çözümsüzlük durumu oluşturmak.

Siyasi analistler, AfD ile işbirliğini engelleyen bu “güvenlik duvarının” ana akım demokratik partiler arasında sağlam durup AfD’nin iktidara gelmesini engelleyeceğinden oldukça eminler. Ancak güvenlik duvarlarını bir tehlikesi, ana akım partilerin ayakta kalmak ve hasımlarını büyümesine izin vermemek amacıyla aşırılık söylemlerini ve politikalarını kendilerinin benimsemesi.

İranlı kız dengeleri değiştirir mi?

İranlı bir babanın Komünist Almanya’da büyüyen sol parti Die Linke üyesi kızı Sahra (Zehra) Wagenknecht tarafından kurulan yeni parti de sistemi bozma ihtimali taşıyor. Bu parti aşırı sol Die Linke partinin aksine daha ılımlı ve yüksek oy potansiyeline yakın bir söylem taşıyor. Eğer AfD ve Sahra Wagenknecht hareketi BSWi yüksek oylar alırlarsa Alamnya’nın klasik kurulu düzen partileri küçülerek önemlerini yitirecek, güvenlik duvaru falan kalmayacak.

Ancak sol taraftan gelen BSW AfD’nin özellikle ekonomi ve Rus-Ukrayna savaşında aşırı Ukraynacı olmanın maddi zararları konusundaki söylemlerinin bir bölümünü de kullanmakta. Eğer parti yeterince büyüyemezse AfD’nin bu söylemlerini daha da güçlendirmekten başka etki yapmış olmayacak.

 

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.

canlı casino siteleri papyonshop.com ofis taşıma parça eşya taşıma evden eve nakliyat nakliyat deneme bonusu veren siteleri canlı casino