BM Uygur raporu sarsıcı

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği tarafından yayınlana bu hafta yayınlanan resmi rapor Çin’in Müslüman Türk azınlığa insanlık dışı muamelelerini ortaya koymak açısından önemli bir belge.

BM Uygur raporu sarsıcı
Son Güncelleme: Whatsapp

Mağdurlar ve insan hakları grupları, uzun zamandır beklenen BM Sincan Doğu Türkistan) raporunun yayınlanmasının ardından, dünyanın dört bir yanındaki hükümetlerin Sincan’daki insan hakları ihlallerine ilişkin resmi bağımsız soruşturmalar başlatması gerektiğini söyledi. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet’in görevinden ayrılmadan hemen önce hazırladığı raporda da bunlar gözler önüne serilmekte. Raporda, Çin hükümet yetkililerinin Sincan’daki Uygurlara ve diğer Türk Müslümanlara karşı insanlığa karşı suç teşkil edebilecek insan hakları ihlalleri işledikleri belirtildi.

İnsan hakları grupları Çin’deki Uygur ihlallerine ilişkin soruşturma istiyor. Bazı hükümetler de BM’nin Doğu Türkistan’da Müslümanlara yönelik muameleye ilişkin bulgularının ardından resmi soruşturma başlatmasına çağrıda bulunuyor. Uygur toplumu temsilcileri, İstanbul’da düzenledikleri basın toplantısında Çin’de gözaltına alınan akrabalarının fotoğraflarını ellerinde tutarak dikkatin buradan kaçmamasını istediler.

Doğu Türkistan, Çin’in yeni bölge anlamına gelen Xinkiang (Sincan) eyaletinde tarih boyunca Uygurlar başta Müslüman Türklerin yaşadığı ancak Çin’in son 20 yılda etnik Çinlileri pompalayarak, diğer yandan Müslüman Türklerin soyunu kurutarak Çinlileştirmeye çalıştığı ve nüfus oranlarını bu şekilde değiştirdiği Orta Asya bölgesi. İkinci Dünya Savaşı ardından kısa bir süre ay yıldızlı mavi bayrakla simgelenen bağımsızlığını kazanan Doğu Türkistan işgal edilmiş ve Cumhurbaşkanı İsa Yusuf Alpdemir Türkiye’ye sığınmıştı.

Urumçi, Kaşgar gibi ana şehirlere sahip bölge zengin doğal kaynaklar ve geniş yüzölçümüne sahip. Müslüman Türklerin nüfusu %95’lik ağırlıktayken Çinlieştirme politikası sonucu bugün %40’lara kadar geriledi. Son beş yılda Çin bu politikayı hızlandırdı ve Müslümanlara karşı toplama kampları da dahil insanlık dışı zulümlere başladı. Sincan’da Karluk Türklerinden Ugurlar, Kıpçak Türklerinden Kazaklar, Oğuz Türklerinden Salurlar ve diğer Müslüman Türk grupları yaşamakta.

Raporda ABD ve diğer hükümetler tarafından Sincan’daki durumu tanımlamak için kullanılan bir terim olan soykırımdan söz edilmese de zorla tıbbi prosedürler ve cinsel şiddet de dahil olmak üzere yaygın işkence iddialarının “inandırıcı” olduğunu belirtilmekte.

Uygurlara yönelik muamelesi nedeniyle Çin’i eleştirmekten kaçınan BM genel sekreteri António Guterres’in basın sözcüsü, Bachelet’in raporundaki konularda Pekin’in “tavsiyeleri dikkate alacağını” umduğunu söyledi. Rapor, insan hakları grupları, araştırmacılar ve medya tarafından yıllar boyunca yürütülen araştırmalara ve raporlara yeni bir şey eklemese de İnsan Hakları Konseyi ve genel kurul tarafından oluşturulan bir resmi raporun, uluslararası toplumu BM’de somut eylemde bulunmaya çağırması önemli.

Uygur insan hakları savunucuları, mağdurlar ve hayatta kalanların, BM’ye, dünyanın her yerinde insan haklarını korumak ve geliştirmek için son çare olarak baktığını belirtiyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü Asya direktörlüğü de Çin’in keyfi olarak gözaltına alınanların serbest bırakılması ve kayıpların nerede olduğunun acilen açıklığa kavuşturulması da dahil olmak üzere tavsiyelere göre hareket etmemesi durumunda raporun resmi olarak BM İnsan Hakları Mahkemesi’nde ele alınması gerektiğini vurguladı.

Nornakde Müslümanların Filistin, Afganistan, Irak, Libya, Yemen, Somali gibi ülkelerde insan haklarının ihlal edilmesinde en fazla suçu olan ülkelerin başında gelen ABD son dönemde Çin ile arasının açılması sonucu taktik amaçlarla Uygur haklarına sahip çıkıyor. Beyaz Saray basın sekreteri Karine Jean-Pierre, ABD’nin Çin’in Uygurlara ve diğer azınlıklara yönelik “insan haklarına yönelik rezil muamelesi” hakkındaki raporu memnuniyetle karşıladığını belirterek “Çin’i bu vahşeti derhal durdurmaya çağırıyoruz” dedi ve Pekin’i bağımsız araştırmacılara erişim izin vermeye çağırdı. ABD’nin BM büyükelçisi Linda Thomas-Greenfield de bulguları tartışmak üzere BM İnsan Hakları Konseyi’ni Cenevre’de acil bir toplantıya çağırdı.

İngiltere Dışişleri Bakanı ve bu ay içinde görevi Boris Johnson’dan devralacak müstakbel başbakanı Liz Truss, raporun Çin’in Uygurları ve Sincan’daki diğer azınlıkları susturma ve bastırma çabalarının “korkunç boyutuna” dair yeni kanıtlar sunduğunu, İngiltere hükümetinin Çin’in eylemlerinde bir değişiklik meydana getirmek ve Sincan’daki korkunç insan hakları ihlallerini derhal sona erdirmek için uluslararası ortaklarla birlikte hareket etmeye devam edeceği vaadinde bulundu.

Sincan’da gözaltına alındıktan sonra kaybolan Uygurlar arasında kardeşi olan bir aktivist, Suriye gibi diğer yargı bölgelerinde olduğu gibi kayıp kişileri aramak için uluslararası bir mekanizma kurulması çağrısında bulunarak, kardeşi gibi kaybolan Uygurlara ne olduğunun bilinmediğini vurguladı.

Bachelet, insan hakları gruplarından raporu yayınlaması için Çin’den de raporu yayınlamaması için baskı altındaydı. Bachelet Perşembe günü Fransız haber ajansı AFP’ye verdiği demeçte, OHRC raporu için, kamuya açık resmi belgeler ve açık kaynaklı bilgilerin yanı sıra uydu görüntüler de dahil olmak üzere diğer araştırmacılarla aynı kaynakları kullandığını belirtti. 2016’dan bu yana çeşitli tesislerde gözaltına alındıklarını veya çalıştıklarını söyleyen 26 kişi de dahil olmak üzere durum hakkında doğrudan ve ilk elden bilgi sahibi 40 kişiyle görüşüldü. Mart 2021’de Çin hükümetinden bilgi istedi, ancak buna resmi bir yanıt almadı.

İnsan hakları savunucuları raporu değerlendirmesinde bulguları oldukça itidalli ve muhafazakar olarak niteliyor, ancak aynı zamanda gelişkin, ayrıntılı, mağdurlara ve ailelerinin anlatımlarına dikkat çeken bir belge olarak görüyorlar. Çin İnsan Hakları Savunucuları adlı insan hakları kuruluşu, raporun Çin’in yasaları, politikaları ve açıklamaları hakkındaki endişelerini doğruladığını ve Xi Jingping hükümetinin çürütmesinin çok zor olacağını paylaştı.

Pekin yönetimi, rapora verdiği yanıtta bulguların “tamamen çelişkili” olduğundan yakındı. Daha önce Bachelet, Pekin’in anlatısını meşrulaştırmak ve Çin’in bahanalerini aynen alıp kabul etmekle suçlanmış, fazla Çin yanlısı olmakla eleştirilmişti. Ancak Çarşamba günkü rapor bu eleştirileri ortadan kaldırdı. Raporda, hükümetin terörle mücadele ve ‘aşırılıkçılık’la mücadele stratejileri uygulamaları bahanesiyle Sincan’da ciddi insan hakları ihlalleri işlediği ifade edildi.

Raporda, sakal veya sosyal medya hesabında olumsuz reaksiyonların suç olamayacağı, “İslami dini inançların uygulanmasında kişisel tercihin ve/veya meşru görüş ifadesinin” tezahüründen başka bir şey olamayacağı belirtildi. Tarihsel olarak geniş ölçekte kanıtlanması daha zor olan zorunlu doğum kontrolüne dair güvenilir kanıtlar raporda yer buldu. Zorla doğum kontrolü veya kürtaj iddiasında bulunan kadınlarla yapılan röportajları ve “aile planlaması politikaları” ihlallerinin cezalandırılmasını içeriyordu. Uygurlara kısırlaştırma oranının 100.000 kişi başına 243, ulusal ortalamanın ise 32 olduğunu kaydetti.

Çin hükümeti, resmi yanıtında raporu Çin düşmanlarının “yalan ve dezenformasyon” baskısı sonucu yazılmış “yasadışı, geçersiz” bir belge olarak nitelendirdi, bulguları reddetti. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği OHCHR’yi “ABD’nin haydudu ve suç ortağı” olarak nitelendiren hükümet sözcüsü Wang Wenbin, raporun bir yalan bilgi yığını ve batının Sincan’ı Çin’i kontrol etmek için kullanma stratejisinin bir parçası olarak hizmet eden siyasi bir aracı olduğunu iddia etti. Çin’in yanıtına, terörizm tehdidini ve devlet programının “radikalizasyon” müzdelesi ve “mesleki eğitim ve öğretim merkezleri”nin Sincan’a getirdiği istikrarı vurguladığı 121 sayfalık bir karşı rapor eşlik etti. Pekin, “zamanın trendine uyan ve Çin’in kendi ulusal durumuna uyan” kendi insan hakları vizyonunu uyguladığını iddia etti. Geçmişte Pekin, kendisine karşı eleştirel açıklamalara, düzinelerce kendine yakın daha küçük ülke tarafından imzalanan destek açıklamalarıyla karşılık vermekteydi.

Çin, BM soruşturmasının temelini oluşturan insan hakları anlaşmalarının hâlâ imzacısı ve bir üye devlet olarak diğer insan hakları normlarına uymakla yükümlü. İnsan Hakları Konseyi, hesap verebilirliğin en önde gelen yeridir. Hiçbir hükümet, ne kadar güçlü olursa olsun, bundan kaçınamıyor.

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.

canlı casino siteleri papyonshop.com ofis taşıma parça eşya taşıma evden eve nakliyat nakliyat deneme bonusu veren siteleri canlı casino