Gazze soykırımında katliamcı güçleri destekleyen küresel Deccal sistemin temeli olan dört ana dogma ortadan kaldırılırsa dünya özgürlüğüne ve barışa kavuşacaktır.
Gazze bombardıman altında inler, çocukların öldürülmesi Batı hükümetlerince alkışlanır, bir futbolcu ya da sanatçı Siyonizmi eleştirince işinden atılır, yeryüzünde 2 milyar Müslümanın terörist olduğu ve yaşamaya hakkı olmadığı gece gündüz Batı medyasında işlenirken bunun bir tesadüf olmadığını, bir tertip olduğunu bütün insanlık yavaş yavaş farketmeye başlıyor.
Küresel Deccali sistemin dünyada hakimiyet kurmak amacıyla silah olarak kullandığı dogmalarına göz atalım.
Dogma 1: Siyonizm
Binlerce yıl bir ülkede, Filistin’de yaşayan insanların bir gecede insan olmadıkları, o ülkede yaşamaya hakları olmadığı, bu bölgenin ve genel olarak Müslümanların yaşadığı, adına Orta Doğu denen dünyanın merkezindeki ülkelerin Yahudiler tarafından kontrolü, Siyonist işgalcilerin her tür öldürme, köleleştirme hakkına sahip olarak Müslümanları hayvanat bahçesi benzeri bölgelerde kafesler arasında yaşamaya mahkum etmeleri, buna karşı çıkanların fanatik, terörist ve Antisemitik ırkçı olduğu düşüncesine Batı ülkelerinde artık tartışılmaz bir medeniyet özelliği olarak bakılmakta. İnsan hakları ve fikir hürriyeti adına uzun nutuklar veren devletler, sanatçılar, aydınlar, kendi vatandaşlarının Siyonizm karşıtı eleştirilerini suç ilan ediyor. İşgalci devleti eleştirmek, tıpkı pandemide aşıya karşı çıkmak gibi işten atmak için yeterli görülüyor.
30 milyon Yahudinin dünyadaki muazzam gücü, Batı ülkeleri siyasetçilerini tamamen ceplerinde bulundurmalarının nedeni dünyada uygulanan Faizci Kapitalist düzenin Yahudi bankerlerin kontrolünde olması. 19. yüzyılda Yahudi Bankerler ve Masonik örgütlerin işbirliği kararı alması, bugün dünyada dönen 120 trilyon dolarlık ticaretin dörtte üçüne küresel elitlerle onların denetiminde olan merkez bankaları sistemi, faizci kapitalizm ve bunların kontrolündeki çokuluslu şirketlerin hakim olması. Siyonizm ile küresel finans sistemi, Faiz, Merkez bankaları ve Dolar birbirinden ayrılmayan bir bütün. Her geçen gün, iktidarlarda kim olursa olsun, yeryüzündeki bütün paralar, emekler, birikimler faiz borcuna dayalı bu sistemce emilmekte. Bu yüzyıl içinde bütün insanlığın istisnasız borçlu köleler haline getirilmesi hedeflenmekte. Filistin’de Yahudi devleti kurulması ile bütün dünyada paranın kademe kademe küresel elitlere aktarılması ve her yerde fakirleşme yaşanması aynı bütünün parçaları.
İngiltere Kralı Charles III ve küresel elitlerin kralı Baron Rothschild
Dogma 2: Sapıklık
Erkeğin erkekle, kadının kadınla cinselliğinin normalleştirilmesinin de ötesinde bunların evlenmesi, evlendiklerinde pozitif ayrımcılık gereği evlat edinme haklarının en üstte olması, bunların sapıklığının eleştirilmesinin homofobi olarak isimlendirilip bir nefret suçu haline getirilmesi, sapıkların açık kimlikleriyle orduya girip silahlanması, polis ve asker alımında kotalar konarak sapıklara öncelik verilmesi, çocuklara sapıklığın anaokulundan itibaren benimsetilmesi, bunu engelleyen ailelerin çocuklarına sosyal hizmetler tarafından el konulup sapıklığı benimsemiş ailelere verilmesi, kadın-erkek tuvalet ayrımının bile kalkması, erkeklerin kendilerini kadın hissetmeleri halinde kadın tuvaletini kullanması, beş yaşındaki küçük çocukların başvurusu üzerine devlet tarafından cinsel organlarının ameliyatla kesilmesi, İstanbul Sözleşmesi gibi küresel sapıklık hedefli sinsi projelerin Müslüman ülkelerde bile yayılması şu anda dünya üzerine devam eden uygulamalar.
Yakında cinsiyet kavramının yasaklanacağı, kadın erkek sorusunun sorulmasının suç olacağı, çocuklara, hayvalara, ölülere sapıklığın da gündeme geleceğinin çok kuvvetli belirtileri var. Sapıklık sayesinde insanlığın direnişinin en kuvvetli olduğu ailenin, akrabalık gibi sosyal bağların koparılması ve böylece küresel rejime karşı direnişin sona ermesi, insanların akledemeyen, arızalı bireyler haline indirgenmesi hedeflenmekte. Diğer yandan sapıklığın yaygınlaşması sayesinde insanların akıl ve beden sağlıklarının daha da bozulması, insanlıktan çıkmaları, ilaç, sentetik gıda şirketlerine muhtac kalmaları, ürememeleri, dünya nüfusunun bu sayede küçültülmesi de hedeflenen diğer amaçlar.
Dogma 3: İslamofobi
Hak din İslamiyet’e karşı propaganda ve tahrikler Batı ülkelerinin ardından Hindistan, Çin, Budist ülkeler ve dünyadaki pek çok diğer ülkede normalleştiriliyor. Türkiye’de de 28 Şubat zihniyetli İslam düşmanlığı zaman zaman dönemsel test edilmekte. Dünya hızla ateistleştirilirken, çeşitli dinler hızla takipçilerini kaybederken, bütün baskılara, propagandalara, eğitim sistemlerinde yetiştirilen “Allah yok, hani göster bana” söylemli öğretmen imalatına, gece gündüz düşmanca yayınlara rağmen İslamiyet hala insanlığın kurtuluşu için bir meşale gibi yeryüzünü aydınlatmakta olduğundan, yeryüzünü Siyonist, faizci, sapık, şeytani tahakkümden kurtarmak için yegâne çözüm olan İslam dinine karşı her ortamda mücadele yürütülmekte. Avrupa’da Siyonist sermaye desteğiyle İslam düşmanlığı teşvik edilmekte, hatta Müslümanların soykırımına yönelik planların yapıldığı ortaya çıkmakta. Dünyada İslamiyet’in yasadışı ilan edilmesi, Kuranı Kerim’in yasaklanması, cami ve mescitlerin kaldırılması gibi çağrılar artık önde gelen siyasilerce bile dile getirilmekte.
İslamofobinin daha da güçlenmesi için tarihsel yalanlar ortaya atılmakta, Ermeni Soykırımı gibi hiç bir delil olmayan iddialar bir gerçek olarak aksinden bahsedilmesi suç haline getirilirken Müslümanların çağlar boyunca uğradıkları zulümler ve soykırımlar şu anda yaşanan Filistin, daha dün yaşanan Arakan ve Bosna soykırımları yok sayılmakta. Dünyadaki 50 Müslüman ülkedeki yönetimler baskı rejimleri haline getirilip, yolsuzluğa bulaşmış Batı hayranı elitler bu ülkelerin kaymak tabakası yapılınca halkın dinden yararlanarak örgütlenmesini engellemek amacıyla ağır İslamofobi kampanyaları daha da sıkı uygulanmakta. Bunlar sırayla İslamofobi’yi artırmakta. Eskiden Arnavutluk, Şahlık İranı, bir dönem Orta Asya, ara ara Türkiye, Mısır, Tunus, Bangladeş, sırayla İslama karşı zülüm uygulamakta. İslam düşmanlığı aynı zamanda İttihad-ı İslam, yani Müslüman dayanışmasının önüne geçmekte.
Dogma 4: Evrimcilik
Ateist-Materyalist düşünce biçimine zemin hazırlamak amacıyla, Yaratıcının olmadığı, herşeyin kendi kendine oluşuverdiği, cansızdan canlı çıktığı, canlıların da birbirlerine kendiliğinden sıçrayarak dönüştükleri yönünde binlerce yıldır hak dinin karşıtlarınca öne sürülen hurafeler son dönemde sözde bilimsel kisvede okul müfredatları ve medya tarafından kuvvetle desteklenmekte. Evrim düşüncesi, çağlar boyunca çevresine bakarak, bütün bu mükemmel sistemin kendi başına oluşamayacağı gerçeğini, bunları tasarlayan ve bunları yoktan yaratan bir üstün varlığın bulunduğu fikrini ortadan kaldırmak, böylelikle ateizme, dinsizliğe zemin hazırlamak, güçlünün zayıfı ezmesini meşrulaştıran Doğal Seleksiyon ilkesi uyarınca toplumlarda elitlerin halkı köleleştirmesini gerekli kılan Sosyal Darwinizmi etkinleştirmek amacıyla gündemde tutulmakta.
Bilimsel olarak kanıtlanması bir yana, en temel iddiaları bile gerek deneyler, gerek fosil bulguları, gerek matematiksel olarak geçersiz olan Evrim inancının üniversitelerde sorgulanması mümkün değil. Artık sözde ilahiyatçılarca bile savunulan Evrimin akıl dışı yönlerini ele almanın en büyük suç ilan edildiği bir küresel dünya düzeni kurulmakta. Evrime inananların kısa sürede deist ve ateist hale gelecekleri, dine dayalı ahlakı terkedecekleri, sapıklık, Siyonizm ve İslamofobinin etkisine girecekleri beklentisiyle Evrimcilik bu dört değişmezin çarpan etkisine sahip dördüncü temel dogması.
Yeryüzünde çocuk kanıyla beslenen, ekinleri kurutan, iklimleri bozan, fesad çıkaran İslam-düşmanı katil Deccal sisteminin gücü bu dört dogmadan, Siyonizm, Sapıklık, İslamofobi ve Evrimcilikten oluşmaktadır. Bunlar kırıldığında insanlık yeniden serbest kalır.
Faizci kapitalizme dayalı Siyonizme, aileyi ortadan kaldıran kurumsallaşmış Sapıklığa, Allah’ın dinini silmeye çabalayan İslamofobiye ve Ateist Materyalist felsefeye temel alınan Evrimciliğe karşı mücadele etmek insanlığın tek kurtuluşudur.
