Türkiye’nin Avrasya’nın kontrolünde gelecekteki hasmı olarak görülen Polonya’nın nükleer bir dev haline gelmesi için ik imzalar atıldı. Yazarımız Burhanettin Akbora inceledi.
Burhanettin Akbora
Türkiye’nin çok eski ilişkileri olan, Osmanlıları Viyana önünde hezimete uğratan, ona rağmen Osmanlı’nın şefkatle devleti iki yüzyıl işgal altındayken elçiliği yeniden verilmek üzere açık turulan, direnişçilerine destek verilip İstanbul içinde kendi tarzlarında bir kasaba kurulan, dinamik Avrupa ülkesi Polonya yakında nükleer güç olacak. Amerika özel önem veridği ve askeri yatırım yaptığı üllkede ileri teknolojili bir nükleer santral kurarak bir yandan Rus enerjisine alternatif oluşturmaya çalışıyor, bir yandan da Polonya2nın ileride nükleer bir güç olmasının kapısını açıyor.
Gölge CIA denen Stratfor kurucu başkanı Friedmann’ın yazdığı Gelecek Yüzyıl Kitabında 20 sene sonra Türkiye ve Polonya arasında Rusya’yı paylaşmak üzere bir savaş çıkmasının kaçınılmaz olduğu belirtilirken, Avrupa’da sosyal çöküş yaşamayan ve aile değerlerini sürdüren Polonya’nın ekonomik mucizesi sürmekte. Türkiye daha hızlı gelişirken, 2003-2013 arasını hızlı gelişimini Gezi olaylarıyla başlayan, FETÖ darbe girişimleri, DAEŞ, PKK/YPG, ekonomik müeyyideler, liranın üç kez çöküşüne giden müdahaleler, uluslararası projelerden ihrac edilme gibi olaylarıyla devam eden süreçle Türkiye’nin 10 yıllık sıçrayışı, ikinci 10 yılda yavaşlatıldı. Oysa Polonya bunu yaşamadı ve gelişiminde destek görmeye devam ediyor.
Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki (Mateyuş Moraviyetski) nükleer enerji santrali için ABD ile anlaşma sağlandığını, ABD ile Polonya arasındaki ortaklığın başarıyı getireceğini ifade etti. ABD Enerji Bakanı Jennifer Granholm ile yaptığı görüşmeye değinen Morawiecki, ABD nükleer santral devi Westinghouse şirketi ile nükleer enerji için anlaşma sağladıklarını, 40 milyar dolarlık (yaklaşık 700 milyar lira) nükleer projesinin ilk bölümünün başladığını paylaştı. Söz konusu proje her ülkede de yüzer bin kişinin iş bulmasını sağlayacak. Bayan Granholm da nükleer enerji anlaşmasının Rusya’ya mesaj olduğunu belirtti.
Polonya İklim ve Çevre Bakanı Anna Moskwa da yapılan anlaşmanın iki ülke iş birliği için önemine dikkati çekerek, “Yeni Polonya-ABD macerası şimdi başlıyor.” değerlendirmesinde bulundu. İnşasına 2026’da başlanacak nükleer santralde ilk reaktörün 2033’te faaliyete geçmesi bekleniyor. Polonya’nın ilk nükleer santralinin, ABD merkezli nükleer enerji şirketi Westinghouse Electric Company tarafından inşa edileceği bildirildi. Başbakan Mateusz Morawiecki, dün akşam saatlerinde yaptığı açıklamada, ülkesinin ilk nükleer enerji projesinin Westinghouse Electric Company’nin “güvenilir teknolojiyle” inşa edileceğini belirtti. Morawiecki, projenin Polonya-ABD arasındaki güçlü ittifakın başarısının göstergesi olduğunu kaydetti.
ABD Enerji Bakanı Jennifer Granholm, sosyal medya platformu Twitter’dan yaptığı açıklamada, 40 milyar dolarlık projenin ABD’li işçilere 100 binden fazla istihdam yaratacağını söyledi. Projenin Rusya’ya mesaj olduğuna da işaret eden Granholm, Rusya’nın artık enerjiyi silah olarak kullanmasına izin vermeyeceklerini belirtti. Polonya’nın kuzeyinde Baltık denizi sahillerinde Şçeçin ve Gdansk kentleri arasında bir noktada inşa edilecek santralin ilk üç reaktörünün 2033’te elektrik üretmeye başlaması tahmin ediliyor. Polonya, ABD ile anlaşma imzalamadan önce Fransa ve Güney Kore’den gelen teklifleri de değerlendirmişti. Özellikle Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş ve enerjinin araç olarak kullanılması, Polonya’nın alternatif enerji kaynakları arayışına itti.
Nükleer enerji santralları yalnızca elektrik üretmekle kalmıyor, belirli ülkelerin nükleer silah geliştirmesinde de ana adım oluyor. Nükleer enerji ve nükleer silah arasındaki fark, ranyaktif yakıtın saflığının artırılmasından, bunun için daha fazla işlemden geçirilmesinden ibaret. Normalde Nükleer enerji için %20 saflık yeterli oluyorken, zincirleme reaksiiyonla bir kenti havaya uçurabilecek bir nükleer başlık için bombaları için %90’larda saflık gerekiyor. Bunu için de santrfüj makinalarında uzun süren işlemlerin tekrarlanması gerekiyor. İran gibi ülkelere baskı yapılırken, Polonya’nın bu baskıyı görmemesi beklenmekte.
Nüfus ve ekonomi sorunları olan Rusya’nın bu yüzyılın ortalarına kadar ayakta kalacağına inanılmamakta. Yüzyıl ortalarına kadar Rusya’nın çevresindeki Türkiye ve Türki cumhuriyetlerin gücünün çok artacağı düşünülmekte. Bu nedenle 21 yüzyıl ortasında bütün Avrasya’nın yeniden Türklerin etkisi altına girmesi, enerji ve doğal katnakların elden kaybolması, Batı tarafından kabullenilmemekte. Batı bu nedenle Rusya’nın biran önce yıkılıp, Türkler ve Türki cumhuriyetler kendine gelmeden yeniden Avrupa’nın, tercihen Polonya’nın ve Avrupa eksenine girmiş bir Ukrayna’nın önderliğinde parçalanmasını istiyor. Mevcut savaşa giden süreç de bunun bir parçası, 10-15 yıllık bir yıpratma sürecinin ilk ayağı.
Bakanlar Anna Moskwa (solda) ve Jennifer Granholm
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.